9 Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde Gençlerle Psikodrama ve Yaratıcı Drama çalışmaları arasındaki farklar konusunda yapılan bir tanıtım çalışmasıdır.
Eğitimin başlangıcında yaratıcı drama ve psikodrama hakkında bilgi verildi. İki kavram karşılaştırıldı. Sonrasında sınıftaki sıralar çember haline getirilerek bir oturma düzeni oluşturuldu. Psikodrama çalışmalarındaki oturma düzeneği olduğu ve herkesin birbirini daha rahat görmesi amacıyla oluşturulduğu açıklandı.
Daha sonra ilk uygulamalı çalışma yapıldı. Psikoterapist yönergeleri vermeden önce ayna tekniği ile çalışacağımızı ve önemli bir psikodrama tekniği olduğunu açıkladı.
Uygulamada altı öğrenci seçildi. Bu kişiler ikişerli olarak birbirlerinin karşısına gelecek biçimde konumlandırıldı. Bir kişi karşısındaki kişinin yaptığı hareketi aynı anda yapmaya çalıştı. Bu etkinliğin amacı, karşımızdaki kişi sağ kolunu kaldırdığı zaman bizim içgüdüsel olarak sol kolumuzu kaldırarak karşımızdaki kişiyi gerçekten de ayna gibi algıladığımızı göstermektir.
Sonra psikodramatist güven konusundan bahsetti ve grup içindeki güveni sağlamak için bir etkinlik yapıldı. Bu etkinlik için sınıfın ortasında küçük bir çember oluşturuldu. Bir kişi çemberin ortasına girerek kendini gözleri kapalı bir şekilde grup arkadaşlarının kollarına bıraktı ve arkadaşları onu düşmemesi içi tutmaya çalıştı. Bu etkinlikte sınıfça grup içinde yaşanması gereken güven ortamını gözlemlediler.
Uygulamanın ikinci aşamasında ise iki kişi çemberin arasına davet edildi ve onlara ‘’ Güvenilir olmak mı yoksa güvenmek mi daha zor? ‘’ sorusu yöneltildi. Ve ortak bir kararla güvenilir olmanın daha zor güvenmenin daha kolay olduğu kanısına varıldı.
Güven konusu tartışıldıktan sonra sınıftaki öğrenciler 4 gruba ayrıldı ve kendi oluşturdukları senaryolarla konuyu farklı açılardan işledikleri grup oyunları üretip sırasıyla sundular.
Çalışmanın sonunda herkes kaynaşma ve birlikte üretmenin rahatlığı ile hem kendilerini hem de bir birlerini alkışladılar.
Çalışma sonundaki geri bildirimlerde öğrencilerin samimi ifadeleri çarpıcıydı. “Dışardan ders gibi bir şeyler öğrenmeğe geldiğimizi sanıyorduk. Kendimizi anladık, duygulandık, eğlendik. Hiç düşünmediğimiz konuların ne kadar önemli olduğunu fark ettik.”
Speak Your Mind