Hem toplumsal gelişmişlik hem de kişisel gelişimde selamlaşma uygarca iletişimin göstergesi olmuştur. Tarihin kaydettiği ilk kabilelerden başlayan selamlaşma her kültürde ve her dilde özel iletişim başlangıcı olmuştur.
Her dil kendi bütünlüğü içinde selam ifadeleri barındırmış hatta günün farklı saatlerinde ayrı selam ifadeleri oluşturmuştur. Birbirinden farklı da olsa her dilde merhaba demek ahengiyle, tınısıyla ve estetiği ile önemli kabul edilmektedir.
İnsanın insana selamı; seste ki titreşimle, gözden göze ulaşan bir bakışla, bir elden diğerine geçen güven hissiyle ulaşır. Bırakın kucaklaşmanın verdiği, vereceği sevinci ve gücü karşı karşıya durmak bile etkili iletişim kurmakta önemlidir.
İnsana dair bir paylaşımdır selam. İnsanın karşısındakine esenlik, rahatlık dilemesini barındırır. Özensizliğimiz duyguların dikkate alınmaması demekse eğer insana dair bir selamlaşmanın değeri insanın insanı önemsemesidir.
Aradaki elektronik araç gereçler ne denli eritiyor azaltıyor etkisini selamın durup düşünmek gerek.Sıralanacak olursa uzun bir liste olacaktır ama örneklerden bir kaçı bile durumu açıklamaya yeterlidir.
- Yeni yıl kutlamalarında kullanılan kartlara el yazısıyla yazılan iyi dilekler yok oldu.
- Bayram dileklerine ait notların sevinci giderek eksildi.
- Postanelerde ücretsiz kartpostalların satılması çabası boşa gidiyor.
- Bir telefon açarak bayram kutlaması ya da nice seneler arkadaşım demek zahmet sayılıyor.
- Bir cümle yazılarak bin kişiye sıradan gönderilir oldu.
Belki kurumsal anlamda, reklamlarda telefonla, e postayla veya sosyal paylaşım sitelerinden gönderilen toplu mesajlar iletişim aracı sayılabilir fakat birebir iletişimin yerini dolduramayacak kadar da mekaniktir.
Bu duruma vurgu yapan bir duygu adamının Müşfik Kenter’in yazdıkları çok çarpıcı. Şöyle demiş usta sanatçı;
Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi? Hiç vaktiniz yok, fast live, fast food, fast music, fast love…Dikte ettirilen yükselen değerler, in’ler, out’lar… Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi.
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, size sesleniyorum!
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını? İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz mail arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız? Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir? Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını? Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak yok mu yaşam skalanızda?
Bilgi toplumu oldunuz da duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?
Evet büyük bir ustadan, toplumun içinde sanatı iletişim aracı kılmaya ömür harcamış bir tyatro ustasından insan insana iletişimin önemine vurgu yapan değerli bir ifade.
Bir iyi dilek bir selam karşımızda ki insana ulaşıyorsa değiyorsa yüreğine anlamlıdır. Değer vermektir. Karşıdan da o değerin alınması anlaşılmasıdır. Ötesi görev savmaktır, usule uymaktır, laf olsun diye anmaktır hatta.
Bir selamın bir kutlamanın sıcaklığını paylaşmaksa; Doyurucu, sevindirici, anlam katıcı, çoğaltıcıdır. Önemlisi; Selam vermeye de almaya da yürek açmak gereklidir.
Yazı: 22.02.2014 Tarihinde Büyük Torbalı Gazetesinde yayınlanmıştır.
Speak Your Mind