Siz de mi; “Özveriliyim. Sınır koyamıyorum. Bu sebeptendir ki hep kalbim kırılmıştır. Umarım yeni dostlarımla yaşamam aynı şeyi” diyenlerden siniz?
Aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklemek en büyük yanılgıdır bilginize. Albert Einstein “Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır” diyor.
Cevabınız; “Ben bunları bile bile yapiyorum hem de” oluyorsa devamını okuyun lütfen.
Ölçünüzü korumanız için bir formül önereyim o halde ister misiniz?
Tek formül kullanın; istemelerini bekleyin.
İstediklerinde verdikleriniz sindirilmezse yenilerini vermeyin. Sindirildiğini gösteren ise teşekkür etmeleridir
Bu formül hem sizin ölçünüze hem onların istek ölçüsüne denge getirir. Öncekilerden farkı olsun dost olduklarınızla bu formülü deneyin.
Çocuğunuz bile olsa onun yapması gereken şeyi siz onun yerine yapmayın. Denesin başaramazsa yardım istediğinde devreye girin. Sorumluluğunu v.s. üstlenmeyin.
Sizden öneri ya da katkı isterlerse yapın ki makbul olsun.
Bu öz güven sağlar belki onlara da.
İstemesini beklemeden yardım edeceklerimiz kimlerdir biliyor musunuz?
Küçük çocuklar, bedensel/zihinsel engelliler, yaşlılar ve yardım istemeyi bile düşünemeyecek kadar darda olanlar. Bu saydığımız insanlara yardım etmek onlara olduğu kadar kendi insanlığımıza da borcumuzdur o nedenle asla lütuf sayılmaz ve asla değerinin bilinip bilinmeyeceği tartışılmaz.
Bunların dışında ki kimseler için gerekenden fazla özveri de bulunmayın ki; Kendi hakları ve sizin göreviniz saymaya başlamasınlar.
Ayrıca bilin ki; Fikriniz sorulduğunda dikkatle dinlenecektir, yardımınız istenmişse ihtiyacı karşılayacaktır. Öteki türlü paylaşım değil öğüt ve hatta bazı durumlarda müdahale olarak algılanabilir.
Bu konuda bakış açınızı da sorgulamanızı öneririm. Almakta sınır yoktur diye düşünmeyin vermekte sınır olmazsa almak sınırı kaybolabilir doğal olarak.
Yani karşınızdakilerle değil sizinle ilgili bir denge için bakış açınızı netleştirin.
Denge sihirli bir sözdür. Huzuru temin eder.
“ Hep verici olmayı öğrendik” diyorsunuz sanırım.
Alanlar, sürekli sizden öz veri isteyenler de bunu bildiklerinden saygı ya da teşekkür gereği duymadan vermenizi bekliyor olabilirler mi? Ne dersiniz?
Gördüğünüz gibi karşıdakilerle değil sizinle ilgili bir durum yani.
“Evet ben kabul ediyorum. Benim yanlışım. Hep böyle oldu. Hatta önceleri severek kabul edenler daha sonra sen ne karışıyorsun diyebildiler” diyorsunuz sanırım?
Başkalarının tutumunu değil kendi tutumunuzu düzenleyebilirsiniz ancak. Zaten karşınızdakiler de sizin tutumunuza göre hareket ederler çoğunlukla.
Bilmelisiniz ki; Yanlışını görüp kabul etmek erdemdir gidermekse kendine saygı.
Başkalarından beklemeden o saygıyı kendinize göstermeniz ise sizin sorumluluğunuzdur.
Başkalarına verici olarak harcadığınız tutumu kestiğinizde zamanınız bol geliyor, boşluk bunaltıcı oluyorsa eğer; Yeni bir şey deneyimleyin. Durmayı öğrenin mesela.
Her şeyden uzak azıcık dinlenmeniz, bir öykü okumanız, güzel bir film izlemeniz, keyif alacağınız bir gezinti ya da ertelenmiş bir uğraşla kendinizi ödüllendirmeniz huzurunuzu ve iç barışınızı çoğaltacaktır.
Speak Your Mind