EKONOMiK ÇÖZÜM AKTÜEL EKONOMİK-POLİTİK GAZETE 6- 12 Aralık 2014 Tarihli yayınında Editörün Konuğu Köşesinde Editör Hakan Kanber’in Nurdan Yoldaş ile gerçekleştirdiği röportaja geniş yer verildi. Röportajın tamamıdır.
1.Sayfa tanıtım
O sözleşme 17 yıl sonra kabul edildi
3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla görüşlerine başvurduğum Psikoterapist Nurdan Yoldaş ile ‘engelli’ kavramını konuştuk. Yoldaş, önemle altını çizdiği ‘engelli gerçeğini’ şu cümleyle özetliyor: “Engellilerin de diğer insanlar gibi ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabilecekleri bir hayat sürmek haklarıdır. Onlara acımak, kırıcı bir davranıştır.” HAKAN KANBER’İN RÖPORTAJI 6
RÖPORTAJ SAYFA 6
ÇÖZÜM
6 – 12 Aralık 2014
Acımak, yardımcı olmak değildir
EDİTÖRÜN KONUĞU
3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla görüşlerine başvurduğum Psikoterapist Nurdan Yoldaş ile ‘engelli’ kavramını konuştuk. Yoldaş, önemle altını çizdiği ‘engelli gerçeğini’ şu cümleyle özetliyor: “Engellilerin de diğer insanlar gibi ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabilecekleri bir hayat sürmek haklarıdır. Onlara acımak, kırıcı bir davranıştır.”
Hakan Kanber
[email protected]
Kişisel gelişim ve ruh sağlığı alanında bireysel ve grup eğitimleri yapan Psikoterapist Nurdan Yoldaş, röportaj konuğum oldu. Alanındaki birçok dalda aktiviteleri olan Yoldaş; yazarlık ve yaşam koçluğu yapıyor. Kişisel Gelişim Derneği (KİGEDER) İzmir Temsilcisi de olan Nurdan Yoldaş; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı’ndan emekli olduktan sonra Ege Kişisel Gelişim Merkezi’ni kurmuş.
Kendisi, resmi kayıtlara göre 8,5 milyon engelli yurttaşın yaşadığı ülkemizde, onların sorunlarına, beklentilerine ve çözüm yollarına tercüman oldu. Yoldaş, BM İnsan Hakları Komisyonu tarafından imzalanan 47 maddelik engelli sözleşmesini 17 yıl sonra kabul eden Türkiye’deki engelli realitesinin bilinmeyen, görünmeyen kısmını anlattı.
FARKLI ENGELLİ TANIMLAMALARI
Hakan Kanber: Engelli kavramı ve tanımı nedir? Kimlere, ‘engelli’ denilir?
– Engelli kavramına Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sakatlık, bir noksanlık sonucu meydana gelen ve öz bakımını yapabilme yeteneğinin kaybedilmesi ve kısıtlanması durumu olarak yaklaşıyor. Psikolojik, anatomik ve fiziksel açıdan tam bütünlüğün fonksiyonel kaybı veya hastalığı olarak ele alıyor.
Dünya Çalışma Örgütü (ILO), sosyal yaşama, kalkınmaya tam katılım ve mesleki rehabilitasyon açısından ele alıyor.
Birleşmiş Milletler (BM,) yaptığı tanımda; “Engelli kişiler, çeşitli engellerle karşılıklı etkileşimleri nedeniyle başkaları ile eşit olarak topluma tam ve etkin olarak katılmalarını engelleyebilecek uzun dönemli fiziksel, ruhsal, zihinsel veya duyusal rahatsızlıkları bulunan kişilerdir” diyor.
Görüldüğü gibi farklı açılardan yaklaşsa¬lar da uluslararası örgütler, engelli bireylere yönelik temel haklar, koruma ve rehabilitasyon konularında tedbirler almaya çalışmak¬tadır. Bu çerçevede sağlıklı bireylere sağlanan haklara, onların özel koşullara gereksinimleri olması nedeniyle ek düzenlemeler eklenmesi gereklidir.
ONLARIN DA HAKKI
Hakan Kanber: Engelliler için; birey, özel kurum ya da kamuda yapılması gerekenler nelerdir?
– Engellilerin de diğer insanlar gibi ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabilecekleri bir hayat sürmek haklarıdır. Toplumsal hayata adım attıklarında fiziki koşulların iyileştirilmesini, parklarda, sokaklarda yürüyebilmeyi, seyahat edebilmeyi, spor yapabilmeyi, sinemaya, tiyatroya gidebilmeyi en az sağlam insanlar kadar istemektedirler.
Bu en insani haklarıdır. Ruhsal ve bedensel olarak yaşamsal zindelik içinde olmaları bunları yapabilmelerine bağlıdır. Toplumsal hayata katılabilmeleri sağlanmalı ve zaten engelleri nedeniyle yaşadıkları sıkıntılara yenileri eklenmemelidir. Dünyada engelli bireylerin sayısında azalma olması yalnız devletlerin çabası ile değil aynı zamanda uluslararası işbirliği ile gerçekleşebilecektir.
Hakan Kanber: 3 Aralık Uluslararası Engelliler Günü’nün, Engelliler Haftası’ndan farkı nedir?
– 1992 yılında alınan bir kararı BM İnsan Hakları Komisyonu 5 Mart 1993 tarihinde bildiri halinde düzenleyerek üye ülkelerin uygulayacağı bir eş güdüm programına ulaştırmıştır. Bu düzenlemeyle, “Engellilerin topluma kazandırılması ve insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanması” amacı ifade edilmiş ve “3 Aralık Dünya Engelliler Günü” bütün üye ülkelerce paylaşılmıştır. Birleşmiş Milletlerin kararı ile her yıl bu konuda etkinlikler düzenlenir. Birleşmiş Milletlere üye ülkeler konu hakkında raporlar düzenleyerek yeni hedeflerle ve yeni işbirliği çalışmaları ile Dünyada engelli insanların var olan durumunun gözden geçirilmesi ve iyileştirilmesi çalışmaları gerçekleştirirler. 3 Aralık’ta, daha çok yasal düzenlemeler ve haklar işlenmektedir. Günümüzde Türkiye’de engellilere yasalarla sağlanan destek ve hizmetler bulunmakta fakat yetersiz kalmaktadır.
Engelliler Haftası da Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde her yıl mayıs ayında ve ortaklaştırılmış tarihlerde kutlanır. Toplantılar ve seminerler düzenlenir. Farkı, hafta boyunca her gün bir engellilik üzerinde yoğunlaşılmasıdır. Her ikisinde de; toplumun her kesimine engellilere yardımcı olma bilinci anlatılmaya çalışılır. Engelli durumuna düşmemek için tedbirler konusunda bilgilendirmeler, konferanslar düzenlenir.
TÜRKİYE, O SÖZLEŞMEYİ 17 YIL SONRA KABUL ETTİ!
Hakan Kanber: İşaret ettiğiniz BM kararı tarihi ile bu sözleşmenin Türkiye’de uygulamaya konulduğu tarih arasında bir uyumsuzluk olduğu görünüyor. Bunun açıklaması nedir?
– 47 Maddeden oluşan sözleşme, Türkiye’de 17 yıl sonra kabul edilmiştir. “Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme”nin onaylanmasına; 03.12.2008 tarihinde karar verilmiş ve 27.05.2009 tarihinde gerçekleştirilerek Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.
Bürokratik düzenlemelerin ardından 28 Ekim 2009 tarihinden sonra da sözleşmede yer alan yükümlülükler; Türkiye’de 8,5 milyondan fazla engelli olduğu ve bu oranın Avrupa ülkelerindeki ortalamanın üstünde olduğu açıklanmıştır. Tabi bu oran, görünür olanları kapsıyor. Kayıtlarda görünme¬yenler bu rakamın içinde değiller.
UYGULAMASI, YEREL YÖNETİMLERİN
Hakan Kanber: Engelli haklarının kapsamını anlatır mısınız?
– Kişisel bütünlüğün korunması, toplumsal alanda rahatça yer edinebilmeleri, dışlanmamaları ve fiziksel özelliklerine bakılmaksızın tüm insanlarla eşit haklara sahip olmaları hedefiyle yapılan düzenlemeleri kapsa¬maktadır. Uluslararası normlar ve yasal düzenlemelerle korunma altına alınmakta olan bu uygulamaların düzenlenme ve denetimi bakanlıklar düzeyinde yapılsa da uygulama¬dan yerel yönetimler sorumludur.
Hakan Kanber: Eğer örneklersek, neleri sayabiliriz?
– Eğitim ve Kültür Hakkı Konusunda; Özel Eğitim kapsamında engellilere ekonomik destek sağlanır. Devlet tiyatroları, opera, bale, sinema gibi yerlerde engellilerden ücret alınmamasını özel kurumlarda da indirim uygulanmasını düzenler.
İletişim Alanında; Özel iletişimde engellilere %50 indirim hakkı bulunmak¬tadır. Telefon ve internet vergilerinden bu kapsamda indirimli olarak yararlanmaktadırlar.
Çevresel Düzenleme ve Mimari Erişim; Toplu yaşam alanlarının, yaya yollarının, binaların, asansörlerin ve kaldırımların engellilerin fiziksel durumlarını dikkate alır nitelikte düzenlenmesini kapsamaktadır.
Ulaşım Hakkı; Otobüs, metro, tren, feribot gibi toplu taşıma araçların¬da engelli koltuklarının bulundurulmasını ve ucuz ulaşım hakkını düzenler. Şehir içi ulaşım araçlarının bazılarında ise tamamen ücretsizdir.
Engelli İstihdam Uygulaması; Ülkemizde özel işletmelerin iş yasası çerçevesinde yüzde 3, kamu iş yerlerinin ise yüzde 4 oranında engelli istihdam etmesi yasal zorunluluk olarak belirtilmiştir. Ülkemizde maalesef bir iş bulsa da ulaşım zorluğu nedeniyle sürdüremeyip ayrılan engelliler var. Yine de kamu personeli olmaları yolunda desteklenmeleri için yasal düzenlemeler yetersiz olsa da mevcuttur ve geliştirilme¬ye çalışılmaktadır.
Engellilerin Özel Araç Hakkı; Engellilere kullanımı özel tasarlanmış araçlar alabilmeleri için ek düzenlemeler yapılmış ve vergi indirimi sağlanarak özel araç edinmelerine kolaylık sağlanmıştır.
Bilinçlendirme; Bu kapsamda yalnız engellilerin mesleki, fiziksel, ruhsal rehabilitasyonları değil aynı zamanda engellilere yaklaşım ve bakış açısının geliştirilmesi konularında ailelerin ve toplumun eğitim ve bilinçlendirilmesi çalışmaları hedeflenmiştir.
SAMİMİ BİR İLGİ, BİR GÜLÜMSEME…
Hakan Kanber: Birey olarak engellilere karşı tutumumuz ne olmalıdır?
– Her şeyden önce samimi bir ilgi… Bir selam vermek, bir gülümseme, bir hazır bulunuşluk… Her birimiz kendi çevresinde gördüğü engelli bireylerle iletişim kurmalı ve yardıma hazır olduğunu uygun bir dille ifade etmelidir.
Empati kurarak fiziksel ve ruhsal açıdan yaşadıkları sıkıntılar hakkında anlama çabası gösterilmelidir.
Sosyal hayattaki diğer insanlarla aynı tutarak iletişim kurma ve arkadaşlık ilişkileri geliştirme çabasında olunmalıdır. Çevremizde yaşayan engellilere gerekli olan kendi bütünlüğüne saygı ve destektir.
Toplu taşıma araçlarında engellilere ayrılan yerlerin onların hakkı olduğunu bilerek kullanmamak ve başkalarını uyarmak bunlardan birisidir. Engellilere ayrılan araç park yerlerine araç park etmemek.
Kaldırımları araç ya da eşyalarla işgal etmemek… Oyun ve gezi parklarında onların kullanacakları alanlara ve araç- gereçlere özen göstermek. Kendimize ait iş yerlerimizde engelli bireyleri çalıştırmak,
Engellilere ayrılmış asansörleri, ‘Nasılsa boş’ diye kullanmamak. Onlara ayrılan tuvaletleri meşgul etmemek. Bir engelliye ve/veya engelliye bakmakla yükümlü olan komşularımıza, arkadaşlarımıza zaman ayırmak… Özenli ve halden anlar bir yaklaşımla iletişim kurmak ve geliştirmek.
Hakan Kanber: Kurumunuz Ege Kişisel Gelişim’de engellilere dönük çalışmalarınız var mı? Varsa, neler olduğunu anlatır mısınız?
– Evet. Bireysel olarak danışmanlık çalışmalarım var. Kişisel gelişim, yaşam¬sal zindelik, arınma terapi gibi konularla destek çalışmalarım var. Refleksoloji ve gevşeme egzersizleri, engellilerde stres kontrolü açısından yarar sağlayıcıdır. Birlikte yapabilecekleri yöntemleri çalışıyoruz sonra kendileri evde sürdürüyorlar.
Engelli Ailelerine de kabullenme, iletişimde işbirliği veya çatışmaları halinde sorun çözme teknikleri gibi konularda danışmanlık veriyorum. Seminer ve kurumsal çalışmalarımda sosyodrama ve psikodrama yöntemleri kullanarak, “Engellilerle İletişim ve Destek” konularında farkındalık yaratmaya yönelik eğitim sunumları yapıyorum.
Ege Kişisel gelişim Merkezi Kurumsal Web Sitesinde de Engellilere Destek kategorisi var ve bilgilendirme makaleleri paylaşıyorum. Sizinle yaptığımız bu ropörtajı da ekleyeceğim. Ayrıca sağlıklı gruplarla ve özellikle çocuk/genç grupları ile yaptığım çalışmalarda engelli bireylere yaklaşımımız ve iletişimimiz nasıl olmalıdır konusunda farkındalık oluşturacak psiko eğitsel çalışmalar yapıyorum.
Hakan Kanber: Öneri ve tavsiyeleriniz neler olabilir?
– Engellilere acımak, onlara yardımcı olmak değildir. Tam aksine, hakaret ve kırıcı bir davranış biçimidir. Onlara saygı göstermek, taleplerini dinlemek, samimiyetle yardım teklif etmek, önemli oranda katkı sağlayacaktır. Engellilere yaklaşımda farkındalık, bilinçli tutum ve destek sadece toplumsal kurumların değil her birimizin sorumluluğudur.
Not: Bu Röportaj EKONOMİK ÇÖZÜM gazetesinde 9 ARALIK 2014 tarihinde Editörün Konuğu Köşesinde yayınlanmıştır.
Röpörtajınızı çok beğendim.Özürlülere acımak yerine onlara yakın olmak,yardıma hazır olduğumuzu hissettirmek ve onları yaşamın içerisinden bir fert olarak kabul etmek konusunda yapmış olduğunuz bilgilendirme için teşekkür ediyorum.Ayrıca özürlüler kadar ailelerininde desteğe ihtiyacı olduğunu düşünen biri olarak bu konuya da elatmış olmanız beni ayrıca sevindirdi.Sağolun var olun
Siz de sağ olun Vildan Hanım.
Gelenek ve kültürümüzün; komşularımız ve mahalle halkıyla ilişkiler konusunda çok değerli bir zenginlik içerdiğini biliyoruz. Her birimizin özümsediği yardımlaşma ve insana el uzatma bu konuda iki kat daha önem taşımaktadır.
Farkındalık oluşturmaya yönelik çalışmalarımın ilgiyle karşılanması ve sizin gibi değerli insanlarca takdir edilmesi beni sevindiriyor.
İlginize teşekkür ediyorum.