Tıp Bayramı ve Sağlık Haftası

Tıp Bayramı ve Sağlık Haftası

İnsan Hayatı en paha biçilmez hazinedir.
Bu hazineyi korumaya yardımcı bir meslek gurubu tıp mensuplarıdır. İnsan sağlığına emek harcayan özel bir çalışan gurubudur sağlıkçılar.

Tanımayız çoğunu ama en değerli varlığımızı canımızı emanet ederiz. Bilinmeyen sancılar ağrılar yaşadığımızda çare beklediğimiz huzurumuza katkı sağlayanımızdır onlar. Sadece bedensel aksaklıklarımız değil, kişisel gelişimimiz, ruh sağlığımız ve kaygılarımızla da ilgilenir her açıdan iyi olmamız için emek harcarlar.

Sadece teknik bilgileriyle değil cerrahından farmakoloğuna, hemşiresinden laboratuar teknisyenine, hizmetlisine kadar her birinin insan olarak varlığı değerlidir. Güven duygumuzu beslerler baş vurduğumuz bilgileri, varlıklarıyla.

Ülkemizde özel gün ve haftalar çoğunlukla Birleşmiş Milletler kararıyla diğer ülkelerle paralel zamanlarda kutlanır. 14 Mart Tıp Bayramı ve Sağlık haftası bu çerçevenin dışında bir kutlama özelliğine sahiptir.

14 Marta ait kutlama geleneği tarihi bir gelişimin başlangıcına dayanır. 1827 yılında II. Mahmut döneminde, ilk müdahale merkezinin Şehzadebaşı’nda Tulumbacıbaşı Konağı’nın düzenlenerek “Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire” adıyla kullanıma açılmasına temellendirilmiştir. Türkiye’de modern tıp eğitiminin başlaması olarak kabul edilir. Cerrahhanenin kuruluş günü olan 14 Mart, “Tıp Bayramı” olarak kutlanmaktadır.

Tıp balosu niteliğinde olan kutlamaların 1919 yılının 14 Mart’ında emperyalist güçlerce işgal altına alınan İstanbul’da başkaldırı niteliğinde toplantı ve tepkilere dönüştüğü bilinmektedir. Ülkenin aydın tıp mensupları sadece kendi koşullarına değil sağlıklı toplum ve insan hakları konusuna değinen açıklamaları ile kutlamaları balo olmaktan çok sorunların paylaşıldığı ve hak arama fırsatına dönüştürmüşlerdir.

Bilindiği gibi Tıp doktorları mezun olduklarında göreve başlamadan özel bir yeminle insan hayatını korumaya and içerler. Hipokrat Yemini 1 olarak adlandırılan tedavi yapanların ortak ahlaki tutumunu belirleyen Hipokrates’in kuralları Dünyada her tıp mensubunun kabul ettiği yeminin içeriği Türkçeye çevrilmiş halinin özeti şöyledir.

Hekim Apollon Aesculapions, Hygieia, Panakeia, bütün tanrı ve tanrıçalar adına and içer ve hepsinin tanıklığına başvururum. Onları tanık ve şahit tutarım ki: bu andımı ve verdiğim sözü gücüm kuvvetim yettiği kadar yerine getireceğim. Bu sanatta hocamı, babam gibi tanıyacağım, rızkımı onunla paylaşacağım. Paraya ihtiyacı olursa kesemi onunla bölüşeceğim. Öğrenmek istedikleri takdirde onun çocuklarına bu sanatı bir ücret veya senet almaksızın öğreteceğim. Reçetelerin örneklerini, ağızdan bilgileri şifahi bilgileri ve başka dersleri evlatlarıma, hocamın çocuklarına ve hekim andı içenlere öğreteceğim. Bunlardan başka bir kimseye öğretmeyeceğim. Gücüm yettiği kadar tedavimi hiçbir vakit kötülük için değil yardım için kullanacağım. Benden zehir isteyene onu vermeyeceğim gibi, böyle bir hareket tarzını bile tavsiye etmeyeceğim. Bunun gibi bir gebe kadına çocuk düşürmesi için ilaç vermeyeceğim. Fakat hayatımı, sanatımı tertemiz bir şekilde kullanacağım. Bıçağımı mesanesinde taş olan muzdariplerde bile kullanmayacağım. Bunun için yerimi ehline terkedeceğim. Hangi eve girersem gireyim, hastaya yardım için gireceğim. Kasıtlı olan bütün kötülüklerden kaçınacağım. İster hür ister köle olsun erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmaktan mazarattan sakınacağım. Gerek sanatımın icrası sırasında, gerek sanatımın dışında insanlarla münasebette iken etrafımda olup bitenleri, görüp işittiklerimi bir sır olarak saklayacak böyle durumlarda ağız sıkılığını bir görev sayacağım.>

Hipokrat yemininin günümüzde Türkiye’de kullanılış biçimi 2 ise özetle şu içeriktedir.

Hekimlik mesleği üyeleri arasına katıldığım bu anda hayatımı insanlık hizmetine adayacağıma açıkça söz veriyorum. Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma, insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime ve bilgilerimi insanlık aleyhinde kullanmayacağıma, mesleğim dolayısıyla öğrendiğim sırları saklayacağıma, hocalarıma ve meslektaşlarıma saygı göstereceğime din, milliyet, cinsiyet, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime, mesleğimi dürüstlük ve onurla yapacağıma, namusum ve şerefim üzerine açıkça ant içerim.>

Görüldüğü gibi İnsan hayatına ve onuruna ilgi, koruma, saygı aynı zamanda mesleğe başlarken ettikleri yeminin de gereği niteliğindedir.

Ne yazık ki tıp doktorları ve tüm sağlık personelinin yaptıkları işe karşın aldıkları ücret, çalışma koşulları ve özlük hakları çoğunlukla yetersiz olmuştur.
Hak ettikleri çalışma düzeyini ve emeklerinin karşılığını vermek bu toplumda en önemli sorumluluktur.

Layık oldukları değere en kısa zamanda ulaşmaları da önemlidir. 14 Mart Tıp Bayramı ve Sağlık Haftası bilim profesöründen ebesine, hizmetlisine, şoförüne tüm sağlık çalışanları için değeri ile kutlamalar yaşayacakları günler olmalıdır.


  1. Büyük Larousse, Gelişim Yayınları, sayfa;5319 İstanbul 
  2. Büyük Larousse, Gelişim Yayınları, sayfa;5320 İstanbul 
Share this article!

Speak Your Mind

*

css.php