Yakınma ve Çözümlerde Kişisel Tutum

komşuluk-ilişkiler

Yakınırız zaman zaman, “komşuluk ilişkileri kötüye gitti, kimse selam vermiyor” diye. İçerleriz, yeni taşındığımız bir bölge de komşular, aylarca varlığımızın farkına bile varmamış, bir selam bile vermemiştir. Bu durum insanın kendisini yalnızca taşındığı apartmana değil, aynı zamanda o bölgeye de yabancı hissetmesine neden olmaktadır.

Hatta bazen, “acaba bana mı böyle davranıyorlar” kaygısı oluşmaktadır. Gülümseyerek baktığımız insanın, “ nereden tanıyorum sizi” diyen tutumu ne denli inciticidir. Kimseye bir daha gülümsememe kararına bile neden olabilir. Son yıllarda apartman daireleri mesken olarak çok yaygın kullanıldıkça, bu tür iletişimsizliklere fazla rastlanır oldu. Komşuluk ilişkileri konusunda, sıkça yakınırken hep karşımızdaki, çaprazımızdaki, yanımızdaki komşuları irdeleriz. Acaba bizim tutumumuz nedir? Kendi tutumumuzla iletişim başlatmak, hiç aklımıza gelmez.

Bu konuda ilginç bir örnek üzerinden karşımızdakinin tutumunu dönüştürebileceğimizi paylaşalım.

65 yaşlarında olan Müzeyyen Hanım, yeni taşınan komşularında bir yaşlının hayata veda edişi sonrasında kapıyı çalarak komşusuna yardım teklif etmişti. Evde olduğunu ve ne yapabileceğini sormuştu. Telaşlı komşusunun hazırlıkları tam değildi ve aniden gelecek konukları vardı. Üstelik uzun yoldan geliyorlardı ve kahvaltı hazırlaması gerekiyordu.Müzeyyen Hanım, tepsiye dizdiği bardakları ardından kahvaltılıkları daha sonra da yetmez düşüncesiyle hazırladığı ikinci demlik çayı sırasıyla taşıdı. Günlerce süren taziye ziyaretlerinde elinden geldiğince kapıyı çalarak destek teklif etti.

Müzeyyen Hanım, komşusunda okunan taziye mevlüdünün ardından ortalık toparlamaya yardım edip iyi akşamlar dilerken, genç komşusu ve O’nun kayınvalidesi, biraz konuşmak istediklerini söyleyerek bekletmişler. Çekinerek Müzeyyen Hanım’a “biz sizi çıkaramadık, galiba bir yanlışlık var. Sizinle akraba falan da değiliz. Günlerdir bize yardımcı oluyorsunuz. Ama biz sizi tanımıyoruz. Bu yanlışlığı giderelim istedik” demişler. Müzeyyen Hanım, o gün ki şaşkınlığına hala güldüğünü anlatıyor. Akraba olmadıklarını bildiğini ve komşu olarak kendine düşen bir şey varsa yapmak üzere teklifte bulunduğunu, gücünün yettiğince de destek olmaya çalıştığını anlatmış. Genç komşusu ve kayınvalidesinin şaşkınlığının da en az kendisinin ki kadar komik olduğunu anlatarak gülümsüyor şimdi.

Müzeyyen Hanım buna benzer tekliflerinde komşularının önce şaşkınlıkla, ardından sevinçle karşıladıklarını anlatıyor. Uzun süre sadece birkaç komşum olumlu karşılık verse de şimdi bütün komşular yeni taşınanlara yardım teklif ediyor.

“Altı yıldır oturduğum binada başkalarının nasıl davrandığına aldırmaksızın kendi kültürüm, kişiliğime, uygun bir yol bulmanın sevincini yaşıyorum” diyor.

Görüldüğü gibi, komşularla kendiliğinden karşılaşma, selamlaşma, sohbet, durup dururken başkalarınca başlatılamayabiliyor. Örnekte ki Müzeyyen Hanım, kendisine yapılmadı diye yeni taşınan komşusundan selamını ve desteğini esirgeseydi, iletişimsizlik sürecekti. Atılan her adım yeni olumlu adımları çoğaltır. Önemli olan yapıcı, paylaşımcı, olumlu tavırları çekinmeden ve başkalarından öncelik beklemeden davranışlarımıza yansıtabilmektir.

Her birimiz, toplumsal yakınmalarımız yerine iletişime hazır çözümler oluşturabiliriz. Kişisel-sosyal alanımızda bunları hayata katıp, kendi olumlu çabalarımızı başkalarının olumsuz tavrına aldırmadan adımlar atabilirsek, yakınmak yerine çözümler yaratabiliriz.

Share this article!

Speak Your Mind

*

css.php